Kitap Hastaları....


1721 senesinde Anthony Askew isminde bir ingiliz doktoru kütüphanesinde bulunan nadir bir anatomi kitabını insan derisi ile cildletmişti. İnsan vücudunun muhtelif aksamından bahseden böyle bir kitabın yalnız insan derisi ile cildlenebileceğini iddia eden bu doktor tedavisi imkansız görülen hastalıklardan birine tutulmuştu. Bu da “Bibliomanie” denilen bir nevi kitap hastalığı idi. Koleksiyon yapan her kimsede olduğu gibi onda da nadir kitabın veya bir cildin bulunması şarttı. Askew, Yorkshire’de büyücülük yaparken yakalanıp idam edilen bir kadının derisini satın almış ve kitabını bununla kaplamıştı.



ilk olarak on altıncı asırda Holandada görülen bu hastalık kısa bir zamanda bütün Avrupayı kaplamış ve birçok memleketlerde Askew’in “insan derili” kitabına benzer kitablara malik olmak için çırpınan kimselere rastlanmıştır. Fakat bu hastalığın merkezini Londra teşkil etmiştir. 1790 senesinde gene bir ingiliz doktoru John Hunder bu sefer deri hastalıklarından bahseden bir kitabı nasılsa eline geçirdiği bir ölünün derisi ile cildletmiştir.

“Bibliomanie” hastalığına tutulanlar ekseriya yalnız bir mevzu üzerinde kitab toplamaya çalışmışlardır ve çalışmaktadırlar. Bunların arasında gök yüzünün esrarından bir kelime anlamayıp astronomi kitapları toplayanlara, askerlikle alâkası olmayıp harb stratejisi hakkında şimdiye kadar yazılmış eserleri arayanlara, hayatları boyunca evlemeyip, kadını tanımamalarına rağmen durmadan cinsî münasebetlerden bahseden cildleri araştıranlara rastlanmıştır ve rastlanmaktadır.

“Bibliomane”lar ekseriyetle kitablarını kimseye göstermez ve yıpranır korkusu ile ellerini bile bu hazinelere dokundurmazlar. Hattâ altın pahasına satın aldıkları kitabları paketlerinden çıkarmadan ölinceye kadar sakladıkları vakidir. Bunlar arasındaki şiddetli rekâbet yukarıda bahsettiğim “mezar bibliomanie”sini yaratmıştır.

1920 senesinde Mercure de France isimli Fransız dergisinde çıkan bir makale tıp talebeleri ile doktorların bilhassa bu hastalığa tutulmakta olduklarını ve bunlardan bazılarının otopsiler esnasında kaçırdıkları insan derilerile kitablarını cildlettiklerini yazmaktadır. Bu makalede şu hâdise de nakledilmiştir: “1881 senesinde tıp fakültesi talebelerinden biri yalnız “ölüm” den bahseden kitabları toplamakta olan bir arkadaşına yılbaşı hediyesi olarak insan derisi ile cildlettiği Theophile Gautier’in “Ölüm Komedyası” isimli eserini vermiştir.

O senelerde Paris mücellidleri “mezar bibliomanie”si denilen hastalığa tutulanların sayısız olduklarını söylemişlerdir. Bunlardan birine başvuran bir bibliomane gayet nadir bir kitap getirmiş ve bunun insan derisi ile cildleneceğini söylemiştir. Kitabın ismi “Mercier de Compiegne’in memelerinin methüsenası” idi. Cild meraklısı şahıs kısa bir zaman evvel ölen bir kadının memelerini de getirmiş ve kitabının sırtına yazı yazılmayıp süs olarak meme başlarının konulmasını istemiştir.

Müşterisinin ismini vermiyen aynı mücellid bu şahsın bir müddet sonra yeniden dükkânına uğradığını ve bu sefer de Alexandre Dumas’ın “Üç silahşorlar” isimli kitabının nadir bir tab’ını getirdiğini söylemiştir. Bu kitab da boğularak öldüğü iddia edilen bir bahriyelinin derisi ile cildlenmiştir. Mücellid, bahriyelinin yalnız düello yapan silahşorlarla dağlanmış göğüs derisini kullanmak emrini almış ve kitab o şekilde cildlenmiştir.

Fakat bu sahada en ileri giden ve eşine ender raslanır bir cild sahibi olan muhakkak ki Fransız Tıp Fakültesi talebelerinden Aimé Leroy olmuştur. Bu talebe bir gece mezar açarak ?air Delille’nin cesedinden deri parçaları çalmış ve bu ölü tarafından tercüme edilmiş olan “Les Georgiques de Virgile” i bu deri parçaları ile kaplatmıştır. Bu kitap 1906 senesinde Aime Leroy’un torununun kütüphanesinde elan bulunmaktaydı.

Gene Fransada bir çok eseri ile tanınmış olan Flammarion, kitaplarından birini insan derisi ile kaplatmıştır. Fakat bu hâdisenin bir mecburiyet altında vuku bulduğu bayan Flammarion’nun hatıratından anlaşılmaktadır. Bayan Flammarion’a göre kocasına derin bir hürmet besleyen bir Rus kontesi vasiyetnamesine bir kayıd koymuş ve sırtının derisi ile Flammarion’un “Tohrak ve sema” isimli kitabının cildlettirilmesini istemiştir. Kontes ölünce de Flammarion bu son arzuyu yerine getirmek için kitabını istenilen şekilde kaplatmıştır.

Kitapları okumak değil, fakat saklamak için toplayan bu hastalar “zararsız deliler” olarak tarif edilmektedir. Aradıkları nadir bir kitabı bulamamak bu gibilerin sıhhatlerini bozmakta ve bazan onları deliye çevirmektedir. Fransız müverrihleri, incil’in hayalî bir tabını aramakla ömrünü geçiren Marki dö Chalabre’ın bu kitabı bulamamanın verdiği kederle intihar ettiğini de nakletmektedirler.

Ömer Sami Coşar – Meraklı Bahisler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder